AĞRI

Ağrı nasıl oluşur?

“Dikkat ağrı!” duyumundan vücudumuzun sinir sistemi sorumludur. Burada beynimiz ve omuriliğimiz devreye girer.Vücut kendine zararlı uyaranları ( örn. yanma,kesilme,kırılma vs.) hasarın olduğu bölgedeki sinir uçları ile algılar, bu uyaranlar omuriliğe ve oradan da beyindeki ağrı merkezine ulaştırılır. Ağrının  algılanması ağrının gücüne bağlıdır. Ağrının şiddeti ne kadar güçlüyse, ağrı uyarıcısına verilen yanıt o kadar hızlı olur. Terside doğrudur. Ağrı uyaranı zayıf ise, ağrıya yanıt olmayabilir.

Beyin; vücutta var olan en şiddetli ağrıyı, yani vücudun o bölgesinden gelen sinyalleri hissettirir.Bu, şu demek: vücudunuzun birkaç yerinden ağrı sinyali gönderiliyorsa , beyin hepsini algılar ancak, en şiddetli olanını hissettirir. En şiddetli olanı ortadan kalktığında, bir alt sıradaki ağrıyı hisseder. Yani bir derecelendirme söz konusudur.

Ağrıya dair bilgi beyinde işlenir ve kaydedilir. Ağrının baskılanması, azaltılması ya da ortadan kalkmasında birinci basamak,yine beyinde başlar. Salgılanan bir takım maddeler (endorfinler) aracılğıyla olur bu. Kazanın  ya da yaralanmanın hemen akabinde ağrının birkaç gün sonrakinden daha az hissedilmesinin nedeni, o anda olaya tepki olarak salgılanan aşırı miktardaki endorfinlerdir. İleriki saatler ve günlerde bunların miktarı azalacağından ağrı daha şidddetli hissedilir.

Ağrı çeşitleri:

Sürelerine göre ikiye ayrılırlar.

Akut ağrılar; sınırlı ürelüdür, genelde edeni bellidir ve neden ortadan kalktığında da geçer. Süre olarak en fazla 6-8 haftalık bir dönemi kapsarlar.

Kronik ağrılar; kısa süreli uyaran görevini kaybetmiştir. Bundan birkaç yıl öncesine kadar 6 ay dan fazla durmadan süren ağrılara kronikleşmiş diyorduk. Ancak artık 3 ay ve üzerinde durmadan (dinmeden) süren ağrılara kronik ağrı tanımlaması yapıyoruz.

Ağrılar oluş şekillerine göre üçe ayrılırlar.

Reseptör ağrıları (nosiseptif), bir doku yaralanması (örn. kemik kırılması, kesikler vs.) sonucu ortaya çıkan ağrılardır. Boğucu, sıkıcı, sancılı ve kramp şeklinde olurlar.

Sinir ağrıları (nöropatik), ağrıyı ileten sinir dallarının doğrudan zarar görmesi sonucu ortaya çıkan ağrılardır. Burada ağrı iletisinde ağrı reseptörlerinden (ağrı algılamasını sağlayan küçük organeller) ziyade, sinir dallarının ( harap olmuş) bizzat kendileri ağrı iletiminde rol oynar. Lifler harap olduğu için, dokuda düzelme olsa dahi, ağrı iletimi düzensiz ve şiddetli olarak devam eder. Bu tür ağrıda kişi yanıcı, kesici ve elektrik çarpması tabir edebileceğimiz ağrılardan söz eder.

Karma ağrılar (mixed pain), yukarıdaki her iki ağrı türünün aynı anda görüldüğü ağrı türüdür. Kronik ağrıların çoğu bu türdendir.

 

Ağrı; kişinin yaşam kalitesini düşüren en önemli rahatsızlıklardan biridir. Ağrı uyku bozukluğuna neden olduğundan, uyku sırasındaki mental /ruhsal ve fiziksel dinlenme gerçekleşmediği için, ertesi güne kişi her yönden yorgun başlayacaktır. Benim tabirimle, bütün hayat ve yaşam için kullandığımız fonksiyonlarımızı birer domino taşı olarak düşünelim; uyku en başta dikilen domino taşıdır. O yıkıldığında, diğerleri ardı ardına yıkılır. İşiniz, aileniz ve sosyal çevrenizden kopmaya başlarsınız. Bunun akabinde ya da eş zamanlı saldırganlıklar, depresyonlar, güç kaybı, yorgunluk, bitkinlik, konsantrasyon bozuklukları, panik ataklar, korku ve hezeyanlar vb. ağrıya eşlik edebilirler.

Ağrı tedavisi:

Temel olarak ağrı tedavisi WHO (Dünya Sağlık Örgütü) tarafından 3 basamaklı olarak tanımlanmıştır.

Akut ağrılarda genelde 1. basamak ilaçlar ( Aspirin,Parasetamol, steroid olmayan anti romatizmal ilaçlar vb.) tercih edilir. 2. (kodein gibi hafif opioidler,antideperesenlar,antiepileptikler vb.) ve 3. basamak ilaçlar ( güçlü opioidler- morfin ve türevi ilaçlar) nadir olarak tercih edilir ve kısa süreli tedavi söz konusudur.

Kronikleşmiş ve /veya sık tekrar eden ağrılar ve nöropatik ağrılar için genelde 1.basamak ve 3. Basamak ilaçlar kullanılmaz. Kanser ağrılarında hemen her zaman 3. basamak ilaçlar ve yanında destek olarak, gerektiğinde  diğer basamak ilaçlar da kullanılır. Antidepresanlar (depresyon ilaçları) ve antiepileptikler (epilepsi/sara ilaçları) yukarıda adı geçen ağrı türlerinde kullanırız. Kullanılan ilaç türleri sınırlıdır.

Kronik ağrılarda ( kanser ağrılarını ayrı tutarak) ilaç tedavisinden ziyade ağrının hissedilmesini ve günlük yaşam kalitesine etkisini azaltacak yöntemler daha büyük önem arz etmektedir. Kronik bel, sırt ve boyun ağrıları, kronik baş ağrıları vb. ağrılarda , ağrının şiddeine göre genelde kombinasyon tedavisi (her üç basamaktan seçebileceğimiz ilaçlar) uygularız. İlaçla tedaviye başladığınızda hemen belirgin bir etki görmeyi beklememelisiniz. Ağrı tedavisinde istikrar ve düzen önemlidir.

Bunun yanında bir takım fiziksel tedaviler ve/veya fizyoterapik tedaviler uygulanabilir.

Ağrı tedavisinde asıl önemli olan kişinin kendisini ortaya koymasıdır. Kişinin kendi kendine yapıp, yapmadıkları ağrının seyrini önemli derecede etkiler.

Yani katılımı ve iradesi vazgeçilmezdir. Kronik ağrılar tam olarak vücuttan/beyinden söküp atamayacağımız bir durumdur. Bunun için; ağrılarınızı yazgınız olarak kabullenmeyin. Can alıcı noktalardan biri; hem akut, hem de kronik ağrılarda erken tedaviye başlamaktır. Kronik ağrılar için benim hedefim ve mottom:

“Sizi ağrılarınızla mutlu edeceğiz,etmeye çalışacağız.”

Burada hasta ve hekimin bir ekip çalışması, içinde olması kaçınılmaz bir gerekliliktir. Hekimin ve hastanın hedeflerinin aynı ve gerçekliğe uygun olması gerekir. Ulaşılması mümkün olmayan hedef(ler) koymak,s onunda hayal kırıklığı ile birlikte ağrının artışına neden olacaktır.

Yukarıda adı geçen ilaç tedavilerinin hasta tarafından desteklenmesi gerekir. Bu da yaşam biçimlerine katacakları ya da ondan çıkartmaları gereken şeyleri yapmaları ile olacaktır. Stresten uzak kalmaya çalışarak, size huzur veren alışkanlıklar edinerek, sosyal hayata daha fazla katılarak “ağrı düşüncesi”nden uzak kalırsınız. Bu sizin ağrı algı eşiğinizi yükseltecektir. Sonuç ağrı algısının azalmasıdır. Aktif olun. Sık ara vererek dahi olsa mutlaka tüm vücudunuzu hareket ettirecek (dans,folklör,yoga, pilates vb.) bedensel aktiviteler yapmaya çalışın.

Kronik ağrılarda “uyku kalitesi” çok önemlidir! (bkz. Fibromyalji yazım). Mutlaka ağrıya rağmen uyumanın çaresini birlikte bulmak gerekir.

Ağrı merkezinin  beyinde olduğundan hareketle;

“AĞRIYI SİZ YÖNLENDİREBİLİRSİNİZ, AĞRININ SİZİ YÖNLENDİRMESİNE İZİN VERMEYİN!”

Leave a comment



logo

Dr.Yusuf EMANETOĞLU | Copyright 2018©